Hayatın boyunca hiç oyuncak araban ya da barbie bebeğin olmadıysa, parka gidebilmek için saatlerce ağlamadıysan, annen yanında uyusun diye hastalanmış gibi yapmadıysan, her karın ağrın aslında okula gitmemek için uydurulmuş bir bahane olmadıysa, saklambaç oynarken sütten olmadıysan, kuka oynamak için kapı kapı zeytinyağı tenekesi aramadıysan ve bulduğunda deli gibi sevinmediysen, ayağına atılacak taşları göze alıp oynamaya devam etmediysen, gülmek için bir nedeninin olması gerekmediyse, annenin küpelerini takıp onun ayakkabılarını giymediysen, defterlerine milyonlarca yıldız ya da kalp çizmediysen, o abi bana baktı galiba benden hoşlandı deyip platonik hayallere kapılmadıysan çocukluk nedir yaşamamışsın demektir.
Çocukluk; pembeliktir, beyazlıktır, tertemiz olmakla eşdeğerdir. İçten maskesiz gülebilmek, mutluluk nedir diye sorgulamamaktır. Canını yakan tek şeyin yakar top olmasıdır , Yorulmak nedir bilmemektir. Çocukluk dertsiz bir hayattır. Gelecek kaygısı olmadan, yarını düşünmeden büyüme çabasıdır aslında. Özgürlük ve aynı zamanda tutsaklıktır. Bütün çelişkileri bir arada barındırmaktır. Çocukluk yanında pelüş ayınla, annenin dizine yatıp huzur içinde uyuyabilmektir…